Arap yollarından İstanbul’a ilk geldiği zamanlarda defne yaprağına benzeyen bu çekirdek, bakır cezvelerin içinde eriyip kavrulurken etrafına yaydığı o enfes kokuyla yepyeni bir kapı araladı insanlığa…
Yıl 2014 ve bu yazıyı belki de anısı olan bir fincan kahve ile okuyorsunuz. Biliyoruz ki kahve yalnızlığınızda, uykulu sabahlarınızda, toplantılarınızda, yorgun anlarınızda, üşüdüğünüzde ve hayatınızın daha birçok zamanlarında vazgeçilmeziniz oldu. Çünkü kahve “Otur sana bir kahve yapayım” diye başlayan cümlelerinizde, ansızın gelen dosta özlemi, bir türlü bitmeyen projelerinizde keyifli bir molayı, dinlediğiniz dertlere ortak olmayı, paylaşmayı, bir an önce vermek istediğiniz müjdeyi ifade eden kültür ve yılların size bıraktığı bir mirastır. Hayatınızın her anına dahil olan bu muktedir içecek gelenekselleşen adabın da bir simgesi… Yorguna “yorgunluk kahvesi”, “Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile” hayır getirene bir fincan kahve ikram etmek dost olsun düşman olsun adabı muaşerettir.
KAHVENİN MUHTEŞEM GİYSİLERİ
Kimisi vitrinin en güzel köşesinde arz-ı endam ederken kimisi de bir kutunun içinde vitrine taşınacağı o büyük günü bekliyor, sabırsızlıkla. Her biri ayrı bir dünya, ayrı bir kültür. Bazen bir Avrupa sarayına konuk eder sizi bazen de doğunun etkileyici bir masalına. Onlar, konuk olduğumuz evin vitrininden bize bakan, kahvenin muhteşem giysileridir…
Yıllardır mali müşavirlik mesleğini başarıyla sürdüren Peyruze Sanlı, kahve konulu yazımıza zarafetin simgesi birbirinden güzel fincanlardan oluşan koleksiyonuyla eşlik ediyor. İlk zamanlar ilgi ve merakla başlayıp, zaman içinde yüzlerce parçanın bir araya geldiği değerli bir koleksiyona dönüşen o tutkuyu bizimle paylaşan Sanlı’ya teşekkür ediyor, koleksiyondan küçük bir fotoğraf seçkisini biz de sizlerle paylaşıyoruz.
Kaynak: 2014, Asırlardır devam eden kültürün çekirdeği “kahve”, Luca e-dergi, sayı 11, s. 56-60.
Yazının tamamı için; http://lucadergi.com.tr/#/luca11/56-57
